Kültür Sohbetlerinde ‘Bayburt’un Kurtuluşu’ sunumu
Bayburt Tarih-Kültür Edebiyat Derneği tarafından haftalık olarak düzenlenen geleneksel kültür sohbetlerinde Kurtuluş’un 101. Yılı konulu bir sunum yer aldı. Sunumu Bayburt Milli Eğitim Şube Müdürü Hüseyin Akdoğan yaptı.
Akdoğan, Ermeni sorunun başladığı yıllardan 21 Şubat 1918 tarihine kadar geçen olaylar hakkında bilgiler verdiği sunumunda, “93 Harbi ve Ermeni sorununun başladığı Berlin anlaşması.. Berlin anlaşması bizim başımıza Ermeni meselesini ve Kıbrıs sorununu çıkaran anlaşmadır. 1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası yapılan Berlin Anlaşması, Osmanlı, Rusya, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya, Almanya katılıyor ve burada ilk defa Ermenilerle ilgili ıslahat yapılması fikri Osmanlı’ya kabul ettiriliyor. Bunun ardından Anadolu’da yaşayan Ermenilerin örgütleşmesini görüyoruz. Hınçak ve Taşnak örgütleri bünyesinde kurulan onlarca fesat cemiyet ile bulundukları yerlerde veya padişaha suikast düzenleyen ekiplerin içinde yer alacak kadar güçlüler. Bayburt’ta da örgütlenme gerçekleşiyor. Yeminler ettirilerek rütbe verilerek, gizli örgüt kuruluyor. Örgüte eleman devşirme yollarına bakıldığında günümüzdeki terör örgütleri yöntemleriyle benzerlik gösteriliyor” dedi.
Bölgedeki ilk olaylar hakkında ve olayların blançosu hakkında bilgi veren Akdoğan, “İlk olarak 1895 yılı sonbaharında Hadirek Köyü yakınlarında bir köprünün altında gizlenen Ermeler posta arabasını patlatıyor. Daha sonra Karadeniz yöresi kıyafetiyle köye girip insanları öldürmesiyle olayların fitili ateşleniyor. Ermeniler ve Türklerin bir arada yaşamalarına ilk fitne burada başlıyor. Bu topraklar bizim olacak mantığıyla girişilen topraklarda o günden sora huzur yaşanmamış. Buradaki maksat Türklerle huzur içinde yaşayan Ermenilere, ‘bakın Türkler sizi öldürüyor’ mesajı vermek, hem de basın yoluyla da tüm dünyaya Ermenilerin güya haklılığını ispat etmek. Bunun üzerine de Bayburt merkezde de olaylar başlıyor” diye konuştu. Bayburt merkezde başlayan olaylar köylere de yansıyor. Bunlardan bir kaçını saymak gerekirse; Kırzı, Balahor, Rumeli, Kısanta, Hayık, Hınzeverek, Giv, Tomla, Varzahan, Ergi, Pülürek, Everek, Keleverek, Pulur, Rüştü ve Hindi. Bir şeklilde olaylar askeri müdahale ile duruyor. Blanço müslümanlardan toplam kayıp sayısı 26, Ermeniler’den 544 kişi. Ermeniler kendi kazdıkları çukura düşüyorlar. Olaylarla ilgili 20’ye yakın Ermeni tutuklanıyor. Cemiyetin önde gelenleri bu isimler. Yargılanıyorlar, bir kısmına idam, diğerlerine kürek ve hapis cezası veriliyor. Daha sonra Abdulhamit Han o zamanki bir siyaset gereği bunlar affediliyor” diye konuştu.
1916 ve daha sonra esaret yıllarına değinen Akdoğan, olayın canlı tanıklarından alıntılar da yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“1916’ya gelindiğinde Kop’taki destansı mücadelenin ardından şehir düşüyor. Ruslar Bayburt’a giriyor. 1918 yılının 20 Şubat’ına gelindiğinde artık Ruslar Bayburt’tan çekilmiş, bir Rus yüzbaşının komutasında şehrin yönetimi Ermenilere devredilmiş, Emeniler de kendisine ‘paşa’ dedirten Arşak öncülüğünde katliamlara başlıyor. Arşak önce kendine yakın esnaflara dokunmamış. Ve daha sonra Şiran’daki Rum yönetimiyle işbirliği içerisinde şehirde bir yagara koparıyor. ‘Şiran’dan Rumlar öküz ve at almaya geliyor’ diyerek, ağırlık köylerde olan nüfusu merkeze çekiyorlar. Ticaret maksadıyla, yardım yapılacak maksadıyla insanlar şehre geliyor. Ve ardından Taşmağazalar olayı. Şehrin ileri gelen tüccarlarından birinin mağazasına insanlar doldurularak insanlarımız hunharca katledilmiş. Canlı şahitlerin söylediklerinden aktarayım, şöyle idyor: “Bizi taş mağazalara doldurdular. Önce kapısı olmayan bir yere koydular. Bir saat sonra kapısız koğuştan çıkarılıp kapalı mağazaya doldurulduk. Burada 60 kişiydik, herşeyden yoksunduk, herkes biçare düşünmeye başlamıştı. Bayburt Belediye Başkanı Hafız Ağa, Abranslı İrfanı, Vağındalı Piri, Kormaslı Ahmet, Mamlı Şevki’yi teker teker karşımızdaki koğuştan çıkarıp süngüleyerek şehit ettiler. İçerde kalanlar ise kurşuna diziliyor, ardından süngülenip ve ardından ateşe veriliyorlardı.”
Olaylar sürerken tam bu sırada bir patlama sesi duyuldu. Bugün Bayburt’ta ‘kudret topu’ diye anılan ve Ermenilerin şehre Türkler geldi diyerek kaçıyorlar. Bu patlama katledilmeyen Bayburtluları kurtarmış, Türk kuvvetlerinin de Bayburt’a girişiyle şehrimiz kurtarılmıştır.”
Yıkılıp, yakılan eserler…
Yalnız şehir içinde 300’e yakın kişi katledilmiş. Köyler de katledinlerle birlikte bu sayı çok artıyor. Zahit, Veysel, Tuzcuzade, Velişaban, Karasakal, Şingah, Kadızade, Uzungazi, Kaleardı mahallelerinde 4 adet cami, 7 mescit, 3 tekke, 50 medrese, 5 mahalle mektebi, 1 tabakhane, 6 otel, 130 kahvehane, 300 mağaza, 700 dükkan, 2 hamam, 1 un fabrikası, 4 değirmen, 8 çeşme harap edilşmiş, Maden nahiyesinde 20, Pulur nahiyesinde 40, Hart nahisyesinden 15 ve merkez nahiyeden 30 köy tamamen yakılmış ve yıkılmıştır. Rabbim bir daha o günleri yaşatmasın. Bizi öyle zor durumlara düşürmesin. Bir daha öyle düşecek gaflete de düşürmesin. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Bizleri de onların bu şekilde şehit düştüğü bu coğrafyada, yaşamanın öyle kolay olmadığı bir coğrafyada daha şuurlu bireyler olarak yaşamamıza vesile kılsın.”
Katılımcıların yönelttiği soruları da yanıtlayan Akdoğan’a sunumun ardından BAYDER Başkanı Fatih Dündar tarafından teşekkür belgesi verildi.
Program, kurtuluş konulu şiirlerin okunması ve kahramanlık türküleri ile son buldu.